ABD ile Birleşik Krallık, dijital çağın stratejik eksenine oturan kapsamlı bir “Technology Prosperity Deal” (Teknoloji Refah Anlaşması) imzaladı. Beyaz Saray metnine göre anlaşma; yapay zekâ, ileri yarı iletkenler, siber güvenlik ve bilimsel araştırma iş birliklerini hızlandırmayı, ayrıca regülasyon ve standartlarda daha yakın eşgüdüm kurmayı hedefliyor. 18 Eylül’de imzalanan mutabakat, iki ülke arasındaki “özel ilişkiyi” teknoloji odağında güncelleyen bir çerçeve sunuyor.
Sektör örgütleri de gelişmeyi memnuniyetle karşılarken, daha somut sonuçların; ortak AR‑GE fonları, kritik altyapılarda karşılıklı tedarik güvenliği ve KOBİ’lere açılacak yeni programlarla ölçüleceği vurgulanıyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Endüstrileri Birliği (CCIA) açıklamasında, özellikle sınır‑aşan veri akışları, yapay zekâ güvenliği ve dijital ticaret kurallarında uyumun önemine dikkat çekildi.
Anlaşmanın zamanlaması, küresel teknoloji tedarik zincirlerinin jeopolitik baskılarla yeniden şekillendiği bir döneme denk geliyor. ABD, yapay zekâ ve yarı iletkenlerde rekabet avantajını sürdürmek isterken; İngiltere, Brexit sonrası küresel inovasyon ağlarında merkezî rol iddiasını güçlendirmeyi amaçlıyor. Metinde ihracat kontrolleri, fikrî mülkiyet ve güvenilir tedarik gibi başlıklarda “uyumlaştırma” vurgusu, firmalar nezdinde işlem maliyetlerini azaltma potansiyeli taşıyor.
Öte yandan başarı, yalnızca iyi niyet beyanlarıyla değil; ortak projelere ayrılacak kaynaklar ve düzenleyici kurumlar arası pratik koordinasyonla ölçülecek. Sınır‑ötesi veri yönetişiminde AB mevzuatıyla uyum/çatışma noktaları ve yapay zekâ güvenliğinde test/sertifikasyon mekanizmalarının “karşılıklı tanınması” gibi ayrıntılar, anlaşmanın gerçek etkisini belirleyecek. İlk uygulanabilir adımların; araştırma hibeleri, ortak hızlı pilot çağrıları ve kamu alımlarında inovasyona alan açan şemalar üzerinden gelmesi bekleniyor.
 
		 
									 
					