Microsoft’un yapay zekâdan sorumlu üst yöneticisi (CEO of Microsoft AI) Mustafa Suleyman, son röportajında mevcut yapay zekâ sistemlerinin geldiği noktayı ve bundan sonraki kırmızı çizgileri anlatarak harareti yüksek bir tartışmayı yeniden alevlendirdi.
Suleyman’ın ana tezi net:
- Yapay zekâ bugün pek çok dar alanda zaten insan seviyesini geçti,
- Genel yetenekli sistemler (genel amaçlı büyük modeller) ise her yeni sürümde “genel zeka”ya biraz daha yaklaşıyor.
Bu çerçevede üç kritik başlık öne çıkıyor:
- Güvenlik ve kontrol katmanları
Suleyman, “güçlü modelleri serbest bırakmadan önce güvenlik katmanlarının, içerik filtrelerinin ve politika engellerinin zorunlu olması gerektiğini” vurguluyor. Yani mesele yalnızca modeli geliştirmek değil; hangi yeteneğin, kim için, hangi bağlamda açılacağı sorusu en az performans kadar önemli.
- Kurumsal dünyada sorumlu kullanım
Microsoft–OpenAI ortaklığı üzerinden kurulan Copilot ekosistemi, artık yalnızca kodlama ve ofis işleri için değil; karar destek, müşteri iletişimi, altyapı yönetimi gibi daha kritik alanlara doğru genişliyor. Suleyman, şirketlerin “her işi AI’a devretmek” yerine;
- riskli alanları tanımlayıp,
- bu alanlarda insan onayı olmadan işlem yapılmamasını
temel ilkelerden biri hâline getirmesi gerektiğini söylüyor.
- Regülasyon yarışını kaybetmeden inovasyonu korumak
Onun perspektifinde asıl ince çizgi burada:
- Çok katı, hantal regülasyon, ABD ve Avrupa’yı inovasyon yarışında geri bırakabilir;
- Hiç regülasyon olmaması ise güvenlik, veri mahremiyeti ve demokrasi açısından kabul edilemez.
Suleyman, bu nedenle “risk bazlı, kademeli regülasyon” modelini savunuyor:
- Yüksek riskli kullanım alanları (biyoloji, nükleer, kritik altyapı, gerçek zamanlı otonom silah sistemleri vb.) için sert kurallar,
- Düşük riskli, tüketici odaklı uygulamalarda ise daha esnek ama şeffaflık odaklı bir çerçeve.
Microsoft’un AI stratejisi, OpenAI ile derin ortaklık + kendi altyapı ve güvenlik katmanları kombinasyonuna dayanıyor. Suleyman’ın çizdiği çerçeve, hem bu teknik stratejiyi hem de “güçlü ama kontrollü AI” anlatısını şirketin politik duruşu hâline getirme çabasını yansıtıyor.
Önümüzdeki dönemde, bu söylemin Apple, Google, Meta ve Amazon’dan gelecek açıklamalarla nasıl dengeleneceği – ve regülatörlerin hangi çizgide pozisyon alacağı – hem teknoloji şirketlerinin değerlemesini hem de AI’ın hayatımıza giriş hızını doğrudan belirleyecek.
